31 Aralık 2012 Pazartesi

Böyle Olucam :)


Bennnnnnnnnnnn 2013'de böle olucam :D

Not: Evren ben bu görseli çok beğendim ve sana yolladım gitti..
Sen, ne yapman gerektiğini biliyosun :)


Mutlu Yıllar...


28 Aralık 2012 Cuma

İpad Fatma

                    
Bu ara bir bilgisayar ihtiyacım yoktu aslında; evde hem masaüstü hem dizüstü var. Üstelik işyerinde akşama kadar netin karşısındayım.

Bu aralar telefon ihtiyacım vardı daha çok ama hiç aklımda yokken önceliği tablete vermeme annem sebep oldu.

Evde olduğum süreçte bir komşu teyzeye ziyarete gitmiştik annemle. Komşumuz, kızı çalıştığı için torununa bakıyor. Deniz çocukluk arkadaşımın oğlu oluyor yani. O gün Deniz'i epey sevdim ve onunla oynadım. Yeni nesil çocukların çoğunun elinde artık bir tablet pc var.

Angry Bird hep duyardım, figürünü çok severdim hatta Angry Bird'lü eşofman bile almıştım ama o ve daha pek çok oyunu Deniz'in tabletinde görme ve oynama fırsatım oldu ve çok sevdim :) 3 yaşındaki bir çocuğun benden çok şey biliyor olması tuhafıma gitti :D Androidle millet çoktan tanıştı ben kusur kalmıştım artık tanışmam gerekiyordu uygulamaları ile. Hem İnstagram'a hasrettim.



Biz Deniz'le kendimizi kaptırmış oyun oynarken, level atlamaya çalışıyorken annem "bana da bundan alsana oyun oynarım" dedi (onun bir bilgisayar olduğunu bilmiyordu) :)

Biz küçükken, annem, ablamla ben oyun oynarken atarinin bir kolunu kapıp Mario oynardı. Az kavga etmedik annemle o kolu kim kapıcak, hangimize oyun sırası gelicek die :D

Annem bu aralar gazetelerin bulmaca ekindeki sudoku'na sarmış durumda, bir de alo demek dışında hiç bir fonksiyonu olmıyan telefonunda kendi uğraşlarınca tetrise benzer bir oyun bulmuş sürekli onu oynuyor, seviniyor :)

Ablamla düşündük taşındık anneme yeni yıl hediyesi olarak oyun oynayabileceği bir şey almaya karar verdik.

Hatta ona bunun sinyalini verdik ama bilgisayar alacağımızı söylemedik. O bize sürekli masraf etmeyin bana tetris alsanız yeter diyordu ama biz tableti daha işlevsel bulduk.

Ben biraz araştırma yaptım; kesinlikle beyaz olmalı, 7 inch'i çok küçük bulduğum için biraz büyük olmalı hatta 10.1 olmalı ve fiyatı da 300-400 tl arasında olsun istiyordum.

Tabletlerde istediğiniz tüm özellikleri bir arada bulmak biraz zor. Ya görünümden feragat ediceksiniz(beyaz olmıcak) ya özelliklerinden yada ben herşeyi tam olsun istiyorum diyorsanız paraya kıyıp İpad alıcaksınız.

Üstelik her teknoloji mağazasında çok az seçenek var. Nette ne kadar araştırırsanız araştırın eğer netten almıcaksanız çok araştırmanızın bir önemi yok. Gittiğiniz mağazada olanlarla yetinmek durumundasınız.

Ben önce Teknosa'ya baktım orada 10.1 ler çok pahalıydı çünkü direk Samsung Note'lar filan vardı yada İpad. Diğerleri uygun fiyatlıydı 200 tl gibi fakat 7 inch istemiyordum.

Satürn'de tanıdık olduğu için oraya uğradık; Polypad'in yeni çıkan 8 inch tableti beni tatmin etti boyut olarak, üstelik çantama da çok rahat sığıyor,  beyaz oluşu ve fiyatının da tam istediğim gibi oluşu, birde zaten fazla seçenek olmayışından dolayı bunu(Polypad 8208 HD-White) aldık. Görünüş ve incelik olarak İpad mini ile birebir gibi diyebilirim.







Not: Başlık, bu aralar ablamın anneme taktığı lakaptır :D

Android uygulamaları bir harikaymış, hepsini keşfetmem, oyunlar indirip anneme de bilgisayar kullanmayı öğretmem lazım :) Önereceğiniz uygulama ya da oyunlar var mı?

26 Aralık 2012 Çarşamba

Yeni Yıl Hediyelerim

Beni çok ama çok mutlu eden, kendi kendime aldığım hediyelerim :)


Tv karşısında, bu battaniyeye sarınıp, sıcacık uyuyakalmaz mıyım hiç :)

Battaniyeyi nette gördüm ve çok beğendim, tam istediğim desendeydi; kar taneleri, kalpler, geyikler ve puantiye..
Artık benim oldu :)

21 Aralık 2012 Cuma

Çizmeli Kedi ve Cesur Merida

Dün soğuktan donuyor ve yapacak hiçbir şey bulamayıp boş boş oturuyorken, geçerken yanıma uğrayan bir arkadaş, "ortam çok müsait ne güzel film izlerdim ben senin yerinde olsam" diyince dur dedim sahi ben nie koca gün vaktimi öldürüyorum :)



Arkadaşın önerisi ile Çizmeli Kedi'yi açtık.
Oturupta çizgi film izlemeyi düşünmezdim hiç ama şimdi animasyona sardım ve arka arkaya hepsini izleme isteği oluştu :)

Çizmeli Kedi'de danslar çok güzel, espriler süper. Film başlıbaşına komik zaten. Kedinin bir sepetin içinde rüzgarda sürüklenmesi ve bir kapıya kadar gelmesi bu şekilde.. Kedi ve civciv çok tatlıydı onları sevesim geldi o an :)

Çizmeli kedi, Kitty ve Humpty Dumpty'in (yumurta) sihirli fasulyeleri ele geçirip altın yumurtlayan kazı elde etme çabaları inanılmaz güzeldi :) detaylarda çok gülünecek şeyler var mesela yumurta kafa ve çizmeli kedi hayallerini bir kağıda çiziyorlar oradaki çizimler bile insanı güldürüyor :)

Gerçekten bayıldığımı ve çok eğlendiğimi söyleyebilirim.


    
    


   

Arkadaş gidince yine onun önerisi ile Cesur kız Merida'yı izledim.
Çizmeli kedinin üzerine pek doyurucu gelmedi ama yine de güzeldi.

Kral ve Kraliçenin kızları cesur Merida okçuluğu çok sever. Bir prenses gibi diil yaramaz erkek çocukları gibi davranmaktadır. Ailesi Merida'yı evlendirmek ister ve buna karşı çıkan Merida annesinin bu konudaki düşüncelerini değiştirmek ister ve bir cadıdan yardım ister. Büyücünün hazırladığı iksiri içen annesi yanlışlıkla ayıya dönüşür fakat Merida'nın babası vakti zamanında ayağını bir ayıya kaptırdığı için ayıyı öldürmeye çalışmaktadır. Merida'nın yanlışlıkla ayıya dönüştürdüğü annesini geri döndürmeye çalışması ve babasını onun bir ayı diil annesi olduğuna inandırma çabaları bu kısımları çok güzeldi.

Özellikle annesinin ayıya dönüştükten sonra Merida ile brilikte gölde balık tutmaya çalışması kısmı çok keyifliydi birde Merida'nın yaramaz 3 küçük kardeşinin de yanlışlıkla küçük yavru ayıya dönüşmeleri çok komikti, çok tatlılardı :)



19 Aralık 2012 Çarşamba

İzmir/ Selçuk/ Şirince Köyü

Valla o gün kıyamet kopar mı kopmaz mı bilemiyorum; bu konu ile ilgili birşey düşünemedim henüz, bu konuda hiç bir histe kalbimde vuku bulmadı hala. Hem daha kıyamet kopmasın ben çünkü 2013'te nişanlanacağım; şu minik parmağıma bir alyans takmadan ölürsem gözüm açık gider, kıyamet daha kopmamalı, daha düğün yapacaktık yaaaa :D

Kıyamet kopmıcağı varsa da bu kadar insan evrene kopacağı yönünde sinyal yolladığı için evet kopadabilir aslında :D bunun yanısıra insan kıyameti kopacağı kesin. Şirince çok küçük bir yer. Orada öyle sanıldığı gibi otel filan da yok; bikaç kişiyi içine anca sığdırabilecek pansiyonlar var sadece.

Ben Şirince'yi çok seviyorum; 2008'de gitmişim en son ve orayı çok özlemişim. Şirince'ye gelicek misafirler lütfen burayı bozmadan ziyaretinizi yapın ve orayı sakinliğiyle başbaşa bırakın sizden sonra da ben ziyaret edeceğim çünkü :)

Şirincenin bu kadar çok tanınır hale gelmesi gerçekten çok güzel. Bence tadını çıkarın; benim için, "ben gördüm lütfen sizde görün" dediğim bir yerdir. Hatta tüm sevdiklerimi alıp gidesimin geldiği bir yerdir, huzur vardır orada. Ama o kadar kalabalıkta huzur bulunabilir mi işte bu düşündürücü :)

Şirince'ye gelicek insan evlatları eğer yatıcak yer bulamazsanız bize de gelebilirsiniz size İzmir'i gezdirebilirim ama ben Şirinyer'de oturuyorum; malum burası kurtarılmış bölge diiil öledebiliriz, mesuliyet kabul etmem :P

Şirince'ye en son ziyaretimde, kendi objektifimden..


Çok eskiden beri takip edenler bu resimleri hatırlayacaktır zaten ben de tekrar bakıp o günleri yad ettim :)

4 yıl önce yazmış olduğum, bu resimlerden daha fazlası ve içinde detaylı anlatımın olduğu Şirince tanıtım postum için burayı tıklayabilirsiniz.





















Dilek havuzu 
Bozuk para deliğe düşerse dilek oluyor güya.
 Parayı o deliğe düşürtmek hakkaten çok zor ama ben düşürtmüştüm ve hala bekarım yani bu havuza inanma yavrum :D










Bu nine çok komikti; elmeklerini resimlemek isteyince kafasını çevirip bana bağırmıştı netçen sen beni die :) bende içimden seni youtube verecem demiştim hatırlıyorum :D huysuz nine :)




Kabak çiçeklerinin güzelliğine bak :)



Sahibi hemşerimiz(Sivaslı) olan ve gide gele ahbap olduğumuz Diva Pansiyon..





















12 Aralık 2012 Çarşamba

Maç skoru: 1-1 :)

Hayat bana gol attı bense ona nanik yaptım. Ama şimdi hayata ben bir gol attım :)
Kalbimi ve beynimi bozmadan bekledim işte şimdi kitabım, tüm o yapılacaklar listem yarım kaldı :D

Çünkü ben, "Fulya geri gel sana ihtiyacımız var" dien bir telefon aldım ve şimdi şu an itibariyle işimin başındayım :D gittiği yere kadar devam edicez.

Malum yokluğumda ortalık dağılmış, ben şimdi temizlik yapıcam :D

5 Aralık 2012 Çarşamba

Mode On Kırmızı Don :)

Edebini bozduğum için özür dilerim sevgili okur ama ben bir parça argoyu seviyorum biliyorsun :)
Yoo kırmızı donlar giyelim şanslanalım muhabbeti için 31 Aralık'ı bekliyoruz o ayrı :D
Ben, kışın kendini iyiden iyiye hissettirdiği bugün, çektim puantiyeli pijamamı oturuyorum sıcacık :)

Severim puantiyeyi.. severim salebi ve tarçın kokusunu.. bazen tarçını katıcak bir yer olmasa bile açar koklarım kavanozunu, bazen de odunumsu çubuğunu sincap gibi kemirirken bulurum kendimi :)
Evren hiç beklemediğim anda ihtiyacım olan şeyleri bana gönderiyor saolsun.

Evelsi gün çok kadim dostum Şengül'den telefon aldım. 2 gün izinliyim, Duygu da İzmir'e gelmiş(hani Çanakkale'ye tayini çıkan liseden dostum) biz müsaitiz ama sen çalışıyorsun, bir akşam ayarlayalım da görüşelim bari dedi. Ben de ben işten ayrıldım diyince, şaşkınlıkla üzülerek ama bir o kadar da görüşmemiz için fırsat doğduğundan sebep sevinç çığlığı atıldı :)

Malum Duygu'nun bebeği Doruk var ve bizim buluşmalarımız illaki evde olmalı, saatlerce oturulmalı, dilediğimizce kahkahalar atılmalı ve adamakıllı hasret giderilmeli biz öle samimiyeti olmayan mekanlarda, sandalye tepelerinde 1-2 saat edilen sohbetlere alışamadık bir türlü :)

12 yıldır bu hep böyle :)

Dün kızlarla birlikteydik. Duygu'nun eski enerjisinin olmaması beni üzdü biraz. Malum görevi nedeniyle gurbette (ki o gurbet dediğimiz şehir eşinin, aynı zamanda Duygu'nun ananesinin memleketi, hem de üniversiteyi okuduğu şehir, buna rağmen çok zorlanıyor) ve yeni doğmuş bir bebeği var. Çanakkale'nin ücra bir ilçesinde donanımsız bir devlet hastanesi ve personel azlığı nedeniyle sırtına yüklenen bir ton görev. Bunun yanısıra mesleğinin getirmiş olduğu dayanılması güç zorluklar :( 

Uzun zamandır haberleri takip edemiyordum bu olayı da duymamıştım. Çanakkale Yenice taraflarında çocukları taşıyan bir minibüs sanırım, devrilmiş ve tüm yaralılar arkadaşın görev yaptığı hastaneye getirilmiş. Doktorundan, hemşiresine tüm sağlık personelinin ağlayarak gözyaşları içinde ettiği müdahaleyi anlattı. Benim bile tüylerim diken diken oldu dinlerken ve yazarken :S

Gözüne kum dolan, çenesi yamulmuş, damağı yırtılmış, bir tanesinin nerdeyse beynini görecek şekil olmuş çok acı şeyler anlattı nitekim 3 küçük miniği kurtaramamışlar bu olay da onu çok fazla sarsmış :S Allah gerçekten zorlu görevleri olanlara güç kuvvet versin. Ben bazen düşünürüm Fulya nie sayısal seçtin madem okumıcaktın; hem bütün sınıf arkadaşların hemşire, öğretmen ve mühendis olmuşken sen nie bunu seçtin ama yok kişi kendine en uygununu seçiyor bence :) Allah utandırmasın ve bu yönde aldığım karardan hayatım boyunca pişman etmesin. Yani arkadaşlarımı dinledikçe meslek yaşantılarını yok ben kendime en uygun şeyi seçmişim gerçekten diyorum :)
Yani geçen gün kaybettiğim işime üzülme fırsatı bulamadım henüz; yaşadıklarım, dinlediklerim, duyduklarım ve iş hayatından artık yorgun düşmüş özellikle ablam dahil olmak üzere tüm çevrem Fulya kapat çeneni ne güzel kış günü işten çıktın otur evde işte sıcacık keşke bize de bir tatil verseler die hayıflanırken ben ayy işimi kaybettim die üzülsem çevreme ayıp olacak ben de sesimi çıkaramıyorum ama şu an evde oturuyor olmayı diil işimin başında yoruluyor belkide soğukla mücadele ediyor olmayı daha çok isterdim hayat öyle daha keyifliydi benim için :)

İnsanın başına gelen her durumun bir sebebi olduğuna inanıyorum ben, o nedenle durumun tadını çıkarmaya çalışıyorum.. ee öleyse ..
kırmızı pijama+salep+kitap= mutluluk 
demek bugün benim için  :)

Not: Ben bu postu hazırlarken kapı çalar ve Allah kabul etsin ki bir komşumuz aşure getirir ve mutluluk daha da perçinlenir :)