18 Kasım 2010 Perşembe

İstanbul'dan Merhabaaaaaa :)

Sonunda İstanbuldayım şükür.
Güzel bir kahvaltının ardından, istek üzerine İzmirden getirdiğimiz damla sakızlı türk kahvesi eşliğinde yazıyorum  :)


Dün sabah erken saatlerde geldik.İstanbul'un o çileli trafiği yoktu,köprü bile boştu yolculuk güzel geçti hatta beklenenden daha kısa sürede geldik.


İlk önce Bahçeşehir'e geldik güzel bir kahvaltının ardından Bağcılar 100 yılda oturan halama gittik şu Kanal D ye çok yakın bir yerde.Blogcular siz nerelerdesiniz merak ediyorum.


Dün Gazi mahallesi dolaylarında akraba ziyaretleri yaptık daha göreceğim 3 halam,amcalarım ve onların evli ve her biri ayrı yerlerde oturan çocukları var.Benim babamlar 10 kardeş ve herbirinin en az 3 çocuğu var ve onlarında neredeyse benle yaşıt çocukları var yani benim kuzenlerim hep 40 lı 50 li yaşlarda sülalenin en küçüğü benim :)

Burada geçireceğim daha 3 gün var ve bu süreçte akrabalarımın ne kadarını görsem kardır hesabı pek çok insanı görmeye çalışıcam.Biz İzmirde yalnızız alt katımızda oturan dayım ve anneannemden başka gidicek akrabamız yok bayramlarımız buruk geçer ama İstanbulda öyle diil bayram biter ama gezecek kapı bitmez ne güzel :)

Dün akşam,bizden sonra gelicek olan ablamın eşini karşılamaya otogara gittik tekrar.Çok acayip bir otogarınız var otogarın içinde bir yer bulabilmek hakkaten bir başarı :D ters yerlerden u dönüşleri yapıp arabanın içinde uçtuk yani yer bulalım derken .


Bu arada İkeanızı gördüm otogarın karşısında oluyor sanırım.Vakit olursa oraya da bakıcam bakalım İzmirden farklı şeyler var mı?


Forum İstanbul'u da muhakkak gezeceğiz hele H&M ye girmeden İzmir'e dönmeye niyetimiz hiç yok :) inşallah İzmir'e de açılır.

Havanın maşallahı var süper en az İzmir kadar sıcaktı dün.

Çok mutluyum 5 yıl aradan sonra İstanbuldayım nihayet.Akrabalarımı özlemişim,İstanbul'u özlemişim ben şimdi kahvemi içeyim soğudu :) daha sonra hazırlanıp dışarı çıkıcaz.Bakalım bugün rotamızda nereler olucak.Bu arada daha resim çekme fırsatım pek olmadı ama İzmire döndüğümde çok resim olacağına eminim resimli postlar sonra gelicek :)

Blogcuların pek çoğu İstanbullu siz nerelerde oturuyorsunuz merak ediyorum :)

Gün içersinde pek çok semtte oluyorum her an her yerden geçiyor olabilirim ama yatılı olarak Bahçeşehirdeyim ve şu Bağcılardaki Kanal D'ye yakın oturan halamlara hergün uğruyoruz.Geleli bir gün oluyor ama yani uğrarız biliyorum :)Dün akşam oradaydık kalabalık bir sofrada yemek yemek çok güzeldi hele terasta mangal keyfi çok daha güzeldi :) 

Bu arada ben sevinçten ve telaştan bayram kutlamayı unuttum.Herkese iyi bayramlar :)

14 Kasım 2010 Pazar

Bekle Beni İstanbul :)

Şu an çok heyecanlıyım çünkü İstanbul'a alınmış gidiş dönüş biletleri elimde :)

Yaklaşık 5 yıldır ha gittik ha gidecez,İstanbuldakiler İzmir'e geldi derken sonunda özlem son bulucak Allah nasip ederse.

Nasip diyorum çünkü 2 sene önce bir bayram günü yine biletlerimizi almıştık ve İstanbul'dan,"bayramda İzmire geliyoruz" dien bir telefon alınca tamam siz gelin madem die biletleri iptal etmiştik.O sıra ben zaten bademcik ameliyatı olmuştum sağlığım çokta yerinde diildi,tamam dedik nasip değilmiş.

Umarım bu sefer sağ salim gidebilmek ve dönebilmek nasip olur.

Baba tarafından sülalemi,Beyoğlunda fasıl eşliğinde yenen akşam yemeğini,Güllüoğlundan yenen baklavayı,Kanatçı Haydar'da yenen kanatları,Mado'da oturup yediğimiz tatlıyı,Taksim'de gezmeyi,tramvaya binmeyi,Galata köprüsünde nargile keyfini(tabi ben kullanmıyorum :))Ortaköyde yağmurlu bir günde salep içmeyi,outletlerde yapılan ucuz alışverişleri atlas,terkos gibi ucuz pasajları,Fatih çarşamba ve Ulus pazarını,yolda bir ünlü görünce kıro gibi resim çekilmeyi kısacası ben İstanbul'u özledim.

Bu arada size komik bişi anlatıyım yolda ünlü birini görünce resim çekilme kıroluğundan bahsediyorum :)

Yanımdan Tarkan geçse dönüp sadece bakarım ama kendimi yırtmam aslında böle biriyim ama biz İzmirde yolda belde ünlü biriyle karşılaşmadığımız için adım başı biriyle karşılaşmak tuhafımıza gitmişti :)

5 sene önce İstanbul'a en son gidişimizdi.


İstiklal caddesinde bir cafede oturuyorduk.Mekan,odalardan oluşan ev gibi bir mekandı.Yanımızdan biri geçti bizim tabi o sıra konuştuğumuz ciddi bir mesele vardı dalmışız,ablam "aa Aliye'nin kocası geçti dedi" kafayı çevirdik Halit Ergençmiş :D

O sıra Aliye dizisi de yeni başlamıştı ve severek takip ediyorduk.
Neyse Halit Bey lavabodan çıkıp kendi oturduğu tarafa geçerken ablam durdurup resim çekilebilir miyiz dedi.Önce bir tereddütle düşündü  sonra "neden olmasın" dedi ve çekildik.O zamanlarda dijitaller  pek yoktu(yani bizde yoktu ama biz de o makineler çıkar çıkmaz ciddi bir mebla bayılıp alanlardandık)bildiğin 36 pozlu dandik bir  makine vardı elimizde.Ya dedik yanarsa bida çekilelim.Halit Bey,yansa bu da yanar ama tamam hadi bida çekilelim dedi ve bi poz daha çekilmiştik.Sonra alışveriş için gezerken tesadüfen sanırım atlas pasajındaydı hediyelik eşya gibi bişiler satan bir dükkana girdik ve hani eskilerde Kaygısızlar die bir dizi vardı hani Kültigin ve adamları vardı işte o adamlardan sırık boylu olanın dükkanıymış meğer orası kendisiyle de resim çekilmiştik hatta  aynı kareye girebilmek için adam eğilmişti o kadar uzun boyluydu :D

Bu arada yarın yani arefe günü çalışıyorum.Bayramın 1. günü gece başlıcak yolculuğumuz ve 2. bayram sabahı Esenler Otogarında İstanbul'a merhaba diyecez :) Cumartesi için patrondan yarın izin isticem zaten biletlerimizi aldık vermek durumunda kalıcak heralde :) pazar günüde geri dönüyoruz fakat son gün trafiğinden dolayı o gün İzmir'e varırmıyız bilemiyom artık :D

Ya çok sevinçliyim ama sevincim kursağımda kalsın istemiyorum.Allah hayırlısıyla gidip dönmek nasip etsin :)

Umarım güzel kareler ve güzel anılarla dönerim yine...

Ben şimdi kirlileri yıkanacakları ayırayım,kısacası bavul hazırlığıma acilen başlıyayım bu sümsüklükle anca hazırlanırım :)

10 Kasım 2010 Çarşamba

Bir İlk...

Dün işe topuklu ayakkabı giyip geleyim dedim ama alışmadık dötte don durmazmış misali ayaklarımı vurdu.Ayağımın arkası soyuldu resmen ve şu an topallaya topallaya yürüyorum.


İşte bu sebeple bugün zaten kaplumbağa hızıyla yürüyen bir insanken daha da yavaş yürüyerek durağa anca varabildim,haliyle 5-10 dk kadar geç kaldım.


Saat 9'u 5 geçiyor ve bugünün ne olduğunu inanın o saatte kendimden utanarak söylüyorum unutmuştum.Unutmak değildi aslında işe geç kalmış olmanın telaşı(bu arada gecikmelerde sorun yaşamıyorum dükkanı ben açıp kapatıyorum,benden başka kimse de yok ama olsun yani vaktinde gelmek prensibim var),ayağımdaki acı...Otobüs Konak'a varınca  inip 2 dk lık mesafeyi nasıl yürüyeceğimi düşünüyordum inanın.


Tam durağa yaklaştık bir anda siren sesleri ki o bölgede çok hastane var ve gün içersinde ambulans sesini çok duyuyoruz.


İlkten bizim otobüs bozuldu sandım herkes ayağa kalkınca ya da o bölgede bir trafik kazası var da meraklı millet bakınıyor die düşündüm.


Evet bugün 10 Kasım'dı Ataya saygı duuruşuydu ben ilk defa sabahın erken saatinde böle bir anmaya denk geldim daha önce çalışma yaşamım olmadığı için sabahın o saatinde hiç dışarda bulunmamıştım.Haberlerde izlerdim ama bizzat içinde olmak çok bambaşka bir duyguymuş.


Atam senden özür dilerim siren seslerini duyduğumda ilk anda ne olduğunun idrakına varamadığım için utanç duydum ama beni affet ve rahat uyu.Bu ülkenin başına ne gelirse gelsin seni anmak için bile inan o an dünyayı durdurup seni anacak insanlarla dolu bu ülke.


Ben hala o muazzam anın etkisindeyim;siren sesleri ve herkes ayakta tüm trafik durdu ki normal şartlara Konak Ykm önünde(İzmirin merkezi diyebilirim) millet bir yerlere yetişmek için birbini ezip geçiyor olur ama hayatın akışı durdu resmen ben çok duygulandım.İyi ki 5 dk geç  gelmişim ve o an otobüste ve trafikteymişim bu duygu dolu anı kalabalıkla birlikte daha muazzam bir şekilde yaşamış  oldum.


Bu arada geçen yıl saat tam 9'u 5 geçe sularında dünyaya gelen Ata bebeğin (çocukluk arkadaşımın bebeği) bugün doğumgünü.Yarın nasipse kutlama yapılacak ve bir mani çıkmazsa bu minik kuşun doğum günü partisinde olacağım.

Allah sana sağlıklı uzun ömürler versin Ata'cım,Atatürk gibi adam olasın inşallah :)

4 Kasım 2010 Perşembe

Kurabiye Standı

Çeyizim için ne zamandır kurabiye standı da almak istiyordum ama almışken de içime sinen bişi olsun diyordum.


Çok kararsız kaldım;ben aslında kurabiye ve pasta standı takım olsun istiyordum ama o şekilde beğendiğim desene takım olarak pek rastlamadım.Neyse bu stand günlük olsun;doğumgünleri,yılbaşı ve çocuk sofraları için benim kişiliğimi yansıtan cıvıl cıvıl bir kurabiyelik :)


Daha ağır misafirlerimi ağırlayacağım şık sofalar içinse böle çocuksu diil de daha ciddi duran bir stand alacağım daha sonra :)


Bu arada internetten ilk alışverişim oldu.Nette alışveriş yapılan sitelere üyeyim fakat benim kredi kartım yok o nedenle bakınmakla kalıyordum hep.Netle ilgilenmeyen ve pek anlamayan ablama öğrettim böle siteleri o yapıyor alışveriş  :)


Geçen hafta markafonide bakınırken daha önce YKM'de beğendiğim,Tantitoni ürünü,42 tl değerinde olan ve pahalı olduğu için iç geçirip almayı ertelediğim bu kurabiyeliğin fiyatının 27 tl'ye(+5 tl kargo ücretiyle beraber 33'e mal oldu) düştüğünü görünce hemen ablamı aradım "kız çabuk markafoniye gir şu standı sepete at  ödemeyi sana yapıcam" dedim :)


Bugün elime geçti nihayet..ben çok sevdim bu standı;renkler,desenler tam benlik :)

1 Kasım 2010 Pazartesi

Monchhichi


Daha geçen gün çocukluk anılarımızdan bahsetmiş ve monçiçi oyuncağımızı çocukluğumuza ve oyuncaklarımıza olan özlemimle anlatmıştım.Monçiçimizin değerini de ne kadar anlatsam azdır :)

Az önce Markafonide bakınıyordum ki anam bu elim kadar monçiçiler satışta :D

Hem de şekilden şekle girmişler halbuki bizim monçiçimizin bundan 20 sene önce kıyafeti bile yoktu,bildiğiniz çıplak maymundu şimdi kıyafet de yapmışlar Ahh monçiçi,oyuncaklarımızı saklayan insanlardık biz ama sen nerdesin bilmiyorum :( sen şimdi olsaydın ben sana kıyafette dikerdim saçına da toka takardım :(

şimdi çok pahalısın seni alamayacğım için üzgünüm hem de çok,öptüm seni monçiçi(küçükken yaptığım gibi) :)

Monçiçilere bakmak isteyenler buradan bakabilirsiniz.