30 Mart 2012 Cuma

Renkli Mutfak




Gülen yüzlü baharatlıklar

Hasır ve metal sepetler

Bernardo inek şeklinde tereyağlık

Paşabahçe çay tabakları

Tantitoni tavşan formlu açacak

Benim en sevdikleirmden;Popcorn kovası

Tchibo Milkshake makinesi

yine hiç kullanmadığı küp şeklinde soğan doğrama aleti
bu aletin aynısından bende de var kendine ne alırsa bana da alırdı saolsun :D

Bal kaşıkları,hamur şekillendirme aletleri(hamur kesici,fırça)
tahta olan bal kaşığını ona ben almıştım o o kadar ben gibi detaydan anlamaz ben ondan daha bir manyak :)
tahta bal kaşığından benim de var bu arada..
Hamur şekillendirme seti Tchibo'dan..

Yine Tchibo'dan; elma dilimleyici,rende ve patates-hamur ezeceği
patates ezme aletinden bana da almıştı saolsun :)

Bu çekmecede benden gayrısı var :D
dondurma kaşığından sarımsak ezeceğine ceviz kıracağına..

pasta servis seti Tchibo'dan

Paşabahçe yumurtalıklar

kepçe koyma zımbırtısı

Eternity cam tepsi
Bunun porselen çaydanlığı da vardı bak şimdi aklıma geldi

üzerinde ayakkabı ve çanta deseni olan fincan takımı bunu ben almıştım bunun fıstık yeşili rengi de bende var

ablam bu yumurtalıklardan bana da almıştı aynısı benim çeyizimde de var :)

Bardak mandalları Paşabahçeden

Tantitoni'den mor renkli kare tencere ve lila fırın kabı

Günlük yemek takımlarından biri

Eternity cam kapaklı saklama kapları

Köpek şeklinde mısır patlatma makinesi Arzum felix
kafasındaki kırmızı şapka mısırların atıldığı bölüm.Mısırlar patlayıp köpeğin ağzından çıkıyor çok komik bir makine bu ben bunu çok seviyorum :D

İkea açık raf ünitesi

Erzak kavanozları
Tavşan kürdanlık
Köpek şeklinde kanepe çatalları
İnek kumbara(Ykm)


İkea erzak kavanozları
Paşabahçe ayıcıklı kavanoz




rengarenk olanlar kahve yanında su ikramı için çok minik bardaklar

dondurma ve tatlı kupları







Paşabahçe bardak altlıkları




29 Mart 2012 Perşembe

Piknik..


İnsanın altında araba yoksa çok yapılabilir bir eylem olamıyor malesef piknik, çok seviyor olsakta..


Bu arada ben geçici bir süreliğine sadece ctesi günleri işe gidiyorum :) yani daha bu geçen ctesi gittim ama önümüzdeki haftalarda da çağırdıkları sürece  gideceğim. Hem eğlenmiş oluyorum bana değişiklik oluyor, hem harçlığımı çıkarıyorum, hem de değişik insan çeşitleri tanımak iyi oluyor. Malum ne kadar insan çeşidi tanıdın o kadar tecrübe kazanıyorsun bu hayatta; benim gibi herkese koşulsuz güvenmiyorsun. Benim ablam optisyen yani gözlükçü; işi gereği pek çok insan tanıyor ve insanın yüzüne baksa ne olduğunu anlıyacak kadar insan sarrafı. Bir kaç kelimeden sonra gelen müşterinin cebinde o baktığı gözlüğü alacak para var mı yok mu onu bile anlayacak kadar da işinin ehli :) ablama çekmemişim ben hiç.

Ablam hakkaten çok komik ya bigün çocuğun biri gelmiş dükkana ezel gözlüğü bakıyorum ben demiş var mı tabi ukala tavırlarla yapıyor bunu.

Ablamda yavrum ezel gözlüğü var da ezel nerde hani demiş? :D Ablamında çenesi benim çok kuvvetlidir. Lafı kodumuydu oturtur yani. Aman diyim alışveriş yaparken dükkanı satın alacakmış gibi artistlenmeyin ablam gibi bir tezgahtara denk gelirseniz nereye kaçıcağınızı bilemezsiniz sonra :D


Ctesi günleri işler çok yoğun oluyor bazı müşterilerle ilgilenicek biri olamayabiliyo çoğu zaman o nedenle bende ortalığı sil süpür, müşteriye çay kahve söyle, gözlükleri sil yerine yerleştir gibi işler için gidiyorum. Üstelik ablam ve patronu o an bir müşteriye bakıyorsa ve içeri yeni biri girmişse o kişileri lafa tutup dükkan içinde kalmalarını sağlıyorum şu an pek beceremesemde :)

Nasıl bişi bakmıştınız, aklınızda herhangi bir marka ya da model var mıydı(adam evet şu model dese o model dükkanın içinde nerde bilmediğim halde :D) gibi..  ama zamanla kime hangi model yakışır ve gözlüklerin fiyatları nedir öğrenirsem servise bakabilirim ben de. Müşteri numaralı gözlük yada lens alıcaksa o zor işte onları direk ablamlara paslıyorum çünkü çuvallıyorum :D

Tezgahtarlık gerçekten zor iş benlik bişi diil ki bu işin içinde sağlıkta var daha da bir zor.

Neyse ben piknik anlatıcaktm ablam aradı pazar günü hadi hazırlan Alsancak'a gidiyoruz dedi. Bende daha dün birlikte çalıştık henüz özlemedim seni siz gidin dedim :D

Israr edince tamam dedim geliyorum neyse 5 dk sonra aradı rotamız değişti pikniğe davet edildik ona icabet edicez. Ablamın patronu ve ailesi saolsunlar onlarla birlikte dükkanın muhasebecisi ve ailesi, üstelik benim ilk işimdeki(hani 6.5 ay çalıştığım yer) eski patronum ve ailesi bunların hepsi kanka tabi hepbirlikte çok keyifli çoluk çocuk güzel bir piknik yaptık. Mangal keyfinden sonra çay demleyip çiğdem de çitledik :)




Hem hiç görmediğim Sarnıç'ı gördüm, hem çok eğlendim, hem güzel bir gruba  girdim. Bu grupla ilk kez bir atraksiyona katıldığım için fazla resim çekmedim ama çok keyifli bir pazar geçirdim :)

28 Mart 2012 Çarşamba

Bayan Bal

Ay çok sevindim ben bu tvdeki bal reklamlarına yasak gelmiş. Sanırım sağlıkla alakalı işin o kısmını ben bilmiyorum ama balı çok seven biri olarak baldan  nefret etmek üzereydim. Allah'a şükür zaten tvden bal siparişi verecek kadar angut olmadık hiç bi zaman. Bigün hiç üşenmedim izledim reklam tam 10 dk sürdü ben kapattım tabi o reklamın devam ettiğine eminim :D
O gün hay Allah cezanızı versin o balderesinde boğulup geberin inşallah dedim bu ne ya bal bal bal Allah'ın cezaları :D ohhh yasaklanmışsınız iyi olmuş beynimizi yemiştiniz yani.

27 Mart 2012 Salı

Google Bile Tanıyo Beni Anasını Satıyım :D

Bu egosu tavan yapmış  bir posttur sölim ona göre :)
Çekemeyenler okumasın demicem Allah'a binlerce kez şükürler olsun ki  çekemeyenim bana kızanım yok beni genelde severler :) Seviyorum hepinizi hem çekilmicek bir blog da değil benimkisi kıtipiyos kendi çapında bi blog işte benden niceleri var güzel blog sahibi :)

Bugün dostum 1:) (bloğa hep resimlerini koyarım ) ile telde konuşuyoruz. Kız unutmadan sana bişi dicem dedi söle len dedim geveleyip durma.Bu şimdi gelinlikçi ya buna bi kız gelmiş gelinlik almaya bildiğin bir müşteri yani. Müşterisi buna senin demiş Fulya Bozkurt die arkadaşın var mı 1:) var demiş   peki sen nerden tanıyorsun? müşterisi de ben demiş "onun blogcusuyum" :D (blogta birlikte resimlerinizi gördüm sizi de ordan tanıdım demiş) Ben de Birgül'e len Allah cezanı vermesin sayemde siz de meşhur oldunuz diom :D

Yani ne benim ne onun tanımadığı İzmirli bir vatandaş. Sanırım beni googledan gelinlik modelleri filan ararken buldu çünkü benim blog genelde düğün hazırlığıyla ilgili kelimelerle çok tıklanıyor. Üstelik ben blogcuyu gözünden ve sözünden tanırım hiçbir blogger ben blogcusuyum die bir cümle kurmaz bloğunun takipçisiyim deriz bizler.Bu deyimi çok sevdim "ben onun blogcusuyum" :D bundan sonra okurlarıma nasılsınız blogcumlar diyeceğim lütfen bu kelimeyi araklamayın patenti artık bana ait :)

Allah'ın işi işte dünya çok küçük ve benim İzmirim ile ilgili meşhur lafım; "İzmir büyük ama kendi içinde  küçük bir şehirdir". Velev ki sevgiliniz var kimselere görünmek istemiyor en ücra köşesine gdiiyorsunuz  orada bile bir tanıdığa rastlarsınız.İzmir hakkaten köy gibi bi yer bana sorsalar köyün neresi die İzmirim derim :)


Bir diğer tesadüf ise; 1 :) 'ün oğlu var Ata bebek biliyorsunuz işte onun resmini de koymuştum bloğa okuyanlar hatırlar.O resmi bizim parkta çekmiştim ve bizim kız bigün görümcesinin bilgisayar ekranında o resmi görüyor ve  benim çektiğimin farkında bile diil aaa dio bu resim nerden geldi bu resmi ben çekmedim ve bu park annemlerin orası diyor.Görümcesi de ya benim bir arkadaşım bunu nette Fulya die bi kızın sitede görüp bu senin yeğenin değil mi diye bana gösterdi ben de ordan kopyaladım demiş.Nereden nereye benim dostumun görümcesinin arkadaşı tesadüfen tıklamış onu da tanımıyorum :)


Bir de ben hani adliyede sınava giriyordum ya işte sınavı beklerken sohbet muhabbet derken benim zaten adliye bahçesinde arkadaş edinme seramonim var biliyorsunuz :D neyse sınavdan önce aday listesi açıklanmıştı nette adaylar ismin baş harfine göre sıralanıyor neyse ben baktım 3 adet Fulya vardı zabıt katipliğine giricek ben de adaşlarımı merak etmiştim içimden :D

Neyse o gün bahçede sınav öncesi çene çalarken bayanın biri ile sohbet ediyoruz dedim senin adın ne sınav sonrası bakarım kazanıp kazanmadığına die birbirimize isimlerimizi veriyorduk.Ben o an kıza adım Fulya ama 3 tane Fulya var ben Bozkurt olanıyım dedim :D yandan da çok tatlı adı gibi güzel bir kız kulak misafiri olup demesin mi diğer Fulya da benim die :) sen o binlerce kişinin içinde gel de bul o kızı:) ee bi de Fulyayla arkadaş olduk  dedim sen nerde oturuyorsun bu dedi ben Şirinyer ee ben de orda oturuyorum dedim hatta sınav çıkışı eve birlikte döndük :D muhabbet koyu tabi konu benim bloğuma geldi ben hobilerimden bahsediyodum çünkü sanırım bu dediki benim de bloğum var ben nette keçe çalışmaları ararken buldum bende açtım ama daha hiç yazmadım fakat çok blog okuyorum dedi.Kimleri okuyon de bakim ben herkesi tanırım dedim Pucca filan okuyomuş dedim o meşhur onu tanımayan yok içimden de ben o zilli karıyı okumuyom diom :) şaka  şaka bi kaç postunu okumuşluğum var severim Puccayı takip etmesemde.Bu arada Fulya kendi adaşı blogcuları aratırken benim bloğumla da tanıştığını söledi Fulyanna benim blogum diyince  o blog senin mi dedi şaşırdı:)

Ha bir de optik sektöründen tanıdığım ablamın bir arkadaşı ben çalışırken bigün bana senin websiten mi var ben nette tango ile ilgili video ararken senin siteni tıkladım hatta ablanın düğün resimleri vardı dedi :)


Eee siz söleyin bakalım bu başıma gelenlerden sonra sizce ben meşhıır blogcu olmuş muyum?

Ama yok ben yolda belde yürürken biri bana toslayıp "Fulyanna aman Tanrım evet sensin imzalı bir resim ver" demedikçe kendimi başarılı ve meşhur bir blogger adledmeyeceğim :D

Ben kendi çapımda kıytırık yazılarıma devam ediyor Fulya'yı ve diğer blogcumları selamlıyorum :)

22 Mart 2012 Perşembe

Country Etkisi

Allah nasip eder de o günleri ben de yaşarsam ilerde country ve provence etkilerin görüldüğü, içine kendi yorumlarımı da kattığım bir evim olmasını çok istiyorum. Masal tadında bir ev düşlüyorum yani :)

Bu ufak tefek şeyler de o tarzın en ıncık cıncık ve ucuz kısmı :)
Bu tarz bir ev dekore etmek normalden daha külfetli. Umarım o şartlara sahip olabilirim yoksa çok üzülürüm istediğim tarz eşyalarda oturamazsam :) Neyse bakalım daha çok var o günlere; doğmamış çocuğa don biçmek benimkisi :D

Ben en iyisi kendi çapımda ve bu doğrultuda çeyiz düzmeye devam edeyim.
Bu arada olmayan bir evin, olmayan bir mobilyanın dekoratif eşyaları nasıl önceden düzülebilir ki demeyin ben düzüyorum oluyor işte.

Şunu da itiraf etmeliyim ki benim ablam da çeyize tablo, küllük, mum, biblo ne bileyim işte hertürlü aksesuarı almış almış atmıştı ve evlendiğinde de öyle bir mobilya almışız ki varlığını dahi unuttığumuz objeler eviyle birebir uyumluydu. Demek ki tarz baştan belli oluyor :)

Belki bigün ablamın evinden bazı kareler paylaşırım sizinle. Onun çok ıncık cıncığı var bugüne kadar resimlemeye üşendim hep. Bu arada ben toz almayı hiç sevmiyorum hatta almıyorum evde hep toz alma işlerini annem yapıyor.

İşte bu nedenle evimde toz alıncak pek eşya olsun istemiyorum fazla minik eşyalar almasam iyi olucak :)





Beyaz çerçeve; 12.95 tl
Gül desenli mum; 8.95 tl
8'li ahşap askı seti; 8.95 tl
Beyaz saksı; 3.95 tl
fiyatlar sanırım böyleydi bunları alalı biraz zaman geçti.
her zamanki gibi ikea çeyizimin herşeyi :)


Her detayda country etkisi olacak die bir kaidem yok zoraki ve basmakalıp şeyleri sevmiyorum işte bunlarda öyle detaylar.
3 bölmeli zeytinlik; herhangi bir yerden 5 tl
kirli kaşıklık; 3 tl

20 Mart 2012 Salı

Mesnevi


Elif Şafak Aşk'ı okuduktan sonra Mevlana'ya bir merak uyanmıştı içimde. Bir dostum var o da çok meraklıdır Mevlana'ya, Konya'ya, Şem's e..Benim merakım o dostla ettiğim sohbetten öteye geçememişti ama aklımın hep bir köşesindeydi.

Ocak ayıydı bir gün Ykm'de bakınırken aldım ve çıktım. Başlamak için çok hevesliydim. Çünkü günlük hayatta karşılaştığımız Mevlana'nın  klişe ama anlaması kolay, benim çok hoşuma giden türden bilgece sözleriyle, direkt öğütleriyle karşılaşıcam sanıyordum.
  • Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol!
  • Gönlüne belalar geldikçe gülerek karşıla şükrü ve sabrı öğreniyorsun, korkma rıza makamı yakın sana...
  • Aşk nasip işidir, hesap işi değil! Aşk adayıştır, arayış değil! Sen adanmışsan ve yanmışsan bu uğurda, aşk seni bulmaya gelir.
  • Gönlünü hoş tut sen sabreden erer, sevenlerin duası heryerde geçer, mutsuzluk dediğin durmaz gider, dönecek devrandan şüphen mi var?
gibi... :)

Bu; ölümsüz, altı cilt, 760 sayfadan oluşan ansiklopedi kıvamındaki esere hemen büyük bir hevesle başladım. 30 sayfa kadar okudum gel gör ki okuduğumdan birşey anlamadım hiç bir anlam çıkaramadım. Olaylar, üslup ve olayların içinden çıkarılan anlamlar çok ağır geldi bana. Sandığım gibi direk böle özlü sözler yok.Yani bizim bu dillere pelesenk ettiğimiz laflar eserin kimbilir hangi ücra köşesinden hangi olayın içinden cımbızlanıp alınmış okudukça göreceğim. Mesnevi'yi okumanın, algılamanın, özüne inmenin her baba yiğidin harcı olmadığını ve benim 40 fırın ekmek yemem gerektiğini anladım.

O sıra adliyedeki sınavla meşguldüm ve bu böyle olmayacaktı. Bu eseri boş vakitlerde okumak diil sırf bunu okuyabilmek ve derinliğine inebilmek için vakit yaratmak gerekiyordu bu nedenle bıraktım. Sınavı atlatayım sakin kafayla özümseyerek okurum okuduğumu algılarım en azından diye.. çünkü her satıra her kelimeye kafa yormak gerekiyor o kadar ağır yani  :)

Okumaya tekrar baştan başladım ve şimdilik biraz daha iyi anlıyorum kendimce anlamlar çıkarabiliyorum. Umarım her detayı çözebilirim ben de :)

Bir Mesnevi yorumcusu ile sohbet etmeyi çok isterdim bu konuda yeni keşfettiğim tvde, gazetede rastladığım Cemalnur Sargut hanfendi var o hanımı bazı söyleşilerinde takip ediyordum ama Mesnevi yorumcusu olduğunu tesadüfen bir gazetede okumuştum :)

Neyse bakalım içinizde Mesneviyi okumuş algılamış olanlarınız varsa tavsiyelerinizi, izlenimlerinizi bekliyorum.

18 Mart 2012 Pazar

Elma Ağacı :)



Bu ağaçta her büyük dal bir haftayı yapraklar ise günleri temsil ediyor namaz kıldıkça yaprakları boyuyorsunuz(güzel fikirmiş)
Benim yıllar yılı blog dostum sevgili Ayşeciğimin bloğunda gördüğüm bu namaz ağacı bana çok ama çok tatlı bir şeyi hatırlattı bi an yüzüme gülümseme geldi :)

Ben 1. sınıfa giderken öğretmenimiz kocaman bir ağaç çizmişti dallarında sınıf mevcudu kadar elmaları olan.
Elmaların içinde isimlerimiz yazılıydı ve okumayı söktükçe kırmızı boya ile biraz biraz boyuyordu.Elması kızaran yani tamamen kırmızıya dönüşenler okumayı söktü anlamına geliyordu.O elmayı kızartmak için çok çabalıyorduk kimin elması daha çok kızarmış die yarış ediyorduk ne güzel günlermiş şimdi gülümseyerek anıyorum  :)