18 Aralık 2010 Cumartesi

İzmir Night Out Shopping Event


Ben bugünü unutmuştum dün  ablam arayıp hatırlattı.Akşam Alsancağa gidiyor muyuz dedi,tabisi evet dedim :)

Hava da güzeldi soğuk olsa valla gitmezdim :D
iyi ki gitmişiz çok güzel bir gece oldu benim için;çok uygun fiyata alışveriş imkanı vardı ve ben bu geceden bolca nasiplendiğim için çok keyifliydi :D

 Umarım bu atraksiyon gelecek yıllarda da devam eder  ;)

18 Kasım 2010 Perşembe

İstanbul'dan Merhabaaaaaa :)

Sonunda İstanbuldayım şükür.
Güzel bir kahvaltının ardından, istek üzerine İzmirden getirdiğimiz damla sakızlı türk kahvesi eşliğinde yazıyorum  :)


Dün sabah erken saatlerde geldik.İstanbul'un o çileli trafiği yoktu,köprü bile boştu yolculuk güzel geçti hatta beklenenden daha kısa sürede geldik.


İlk önce Bahçeşehir'e geldik güzel bir kahvaltının ardından Bağcılar 100 yılda oturan halama gittik şu Kanal D ye çok yakın bir yerde.Blogcular siz nerelerdesiniz merak ediyorum.


Dün Gazi mahallesi dolaylarında akraba ziyaretleri yaptık daha göreceğim 3 halam,amcalarım ve onların evli ve her biri ayrı yerlerde oturan çocukları var.Benim babamlar 10 kardeş ve herbirinin en az 3 çocuğu var ve onlarında neredeyse benle yaşıt çocukları var yani benim kuzenlerim hep 40 lı 50 li yaşlarda sülalenin en küçüğü benim :)

Burada geçireceğim daha 3 gün var ve bu süreçte akrabalarımın ne kadarını görsem kardır hesabı pek çok insanı görmeye çalışıcam.Biz İzmirde yalnızız alt katımızda oturan dayım ve anneannemden başka gidicek akrabamız yok bayramlarımız buruk geçer ama İstanbulda öyle diil bayram biter ama gezecek kapı bitmez ne güzel :)

Dün akşam,bizden sonra gelicek olan ablamın eşini karşılamaya otogara gittik tekrar.Çok acayip bir otogarınız var otogarın içinde bir yer bulabilmek hakkaten bir başarı :D ters yerlerden u dönüşleri yapıp arabanın içinde uçtuk yani yer bulalım derken .


Bu arada İkeanızı gördüm otogarın karşısında oluyor sanırım.Vakit olursa oraya da bakıcam bakalım İzmirden farklı şeyler var mı?


Forum İstanbul'u da muhakkak gezeceğiz hele H&M ye girmeden İzmir'e dönmeye niyetimiz hiç yok :) inşallah İzmir'e de açılır.

Havanın maşallahı var süper en az İzmir kadar sıcaktı dün.

Çok mutluyum 5 yıl aradan sonra İstanbuldayım nihayet.Akrabalarımı özlemişim,İstanbul'u özlemişim ben şimdi kahvemi içeyim soğudu :) daha sonra hazırlanıp dışarı çıkıcaz.Bakalım bugün rotamızda nereler olucak.Bu arada daha resim çekme fırsatım pek olmadı ama İzmire döndüğümde çok resim olacağına eminim resimli postlar sonra gelicek :)

Blogcuların pek çoğu İstanbullu siz nerelerde oturuyorsunuz merak ediyorum :)

Gün içersinde pek çok semtte oluyorum her an her yerden geçiyor olabilirim ama yatılı olarak Bahçeşehirdeyim ve şu Bağcılardaki Kanal D'ye yakın oturan halamlara hergün uğruyoruz.Geleli bir gün oluyor ama yani uğrarız biliyorum :)Dün akşam oradaydık kalabalık bir sofrada yemek yemek çok güzeldi hele terasta mangal keyfi çok daha güzeldi :) 

Bu arada ben sevinçten ve telaştan bayram kutlamayı unuttum.Herkese iyi bayramlar :)

14 Kasım 2010 Pazar

Bekle Beni İstanbul :)

Şu an çok heyecanlıyım çünkü İstanbul'a alınmış gidiş dönüş biletleri elimde :)

Yaklaşık 5 yıldır ha gittik ha gidecez,İstanbuldakiler İzmir'e geldi derken sonunda özlem son bulucak Allah nasip ederse.

Nasip diyorum çünkü 2 sene önce bir bayram günü yine biletlerimizi almıştık ve İstanbul'dan,"bayramda İzmire geliyoruz" dien bir telefon alınca tamam siz gelin madem die biletleri iptal etmiştik.O sıra ben zaten bademcik ameliyatı olmuştum sağlığım çokta yerinde diildi,tamam dedik nasip değilmiş.

Umarım bu sefer sağ salim gidebilmek ve dönebilmek nasip olur.

Baba tarafından sülalemi,Beyoğlunda fasıl eşliğinde yenen akşam yemeğini,Güllüoğlundan yenen baklavayı,Kanatçı Haydar'da yenen kanatları,Mado'da oturup yediğimiz tatlıyı,Taksim'de gezmeyi,tramvaya binmeyi,Galata köprüsünde nargile keyfini(tabi ben kullanmıyorum :))Ortaköyde yağmurlu bir günde salep içmeyi,outletlerde yapılan ucuz alışverişleri atlas,terkos gibi ucuz pasajları,Fatih çarşamba ve Ulus pazarını,yolda bir ünlü görünce kıro gibi resim çekilmeyi kısacası ben İstanbul'u özledim.

Bu arada size komik bişi anlatıyım yolda ünlü birini görünce resim çekilme kıroluğundan bahsediyorum :)

Yanımdan Tarkan geçse dönüp sadece bakarım ama kendimi yırtmam aslında böle biriyim ama biz İzmirde yolda belde ünlü biriyle karşılaşmadığımız için adım başı biriyle karşılaşmak tuhafımıza gitmişti :)

5 sene önce İstanbul'a en son gidişimizdi.


İstiklal caddesinde bir cafede oturuyorduk.Mekan,odalardan oluşan ev gibi bir mekandı.Yanımızdan biri geçti bizim tabi o sıra konuştuğumuz ciddi bir mesele vardı dalmışız,ablam "aa Aliye'nin kocası geçti dedi" kafayı çevirdik Halit Ergençmiş :D

O sıra Aliye dizisi de yeni başlamıştı ve severek takip ediyorduk.
Neyse Halit Bey lavabodan çıkıp kendi oturduğu tarafa geçerken ablam durdurup resim çekilebilir miyiz dedi.Önce bir tereddütle düşündü  sonra "neden olmasın" dedi ve çekildik.O zamanlarda dijitaller  pek yoktu(yani bizde yoktu ama biz de o makineler çıkar çıkmaz ciddi bir mebla bayılıp alanlardandık)bildiğin 36 pozlu dandik bir  makine vardı elimizde.Ya dedik yanarsa bida çekilelim.Halit Bey,yansa bu da yanar ama tamam hadi bida çekilelim dedi ve bi poz daha çekilmiştik.Sonra alışveriş için gezerken tesadüfen sanırım atlas pasajındaydı hediyelik eşya gibi bişiler satan bir dükkana girdik ve hani eskilerde Kaygısızlar die bir dizi vardı hani Kültigin ve adamları vardı işte o adamlardan sırık boylu olanın dükkanıymış meğer orası kendisiyle de resim çekilmiştik hatta  aynı kareye girebilmek için adam eğilmişti o kadar uzun boyluydu :D

Bu arada yarın yani arefe günü çalışıyorum.Bayramın 1. günü gece başlıcak yolculuğumuz ve 2. bayram sabahı Esenler Otogarında İstanbul'a merhaba diyecez :) Cumartesi için patrondan yarın izin isticem zaten biletlerimizi aldık vermek durumunda kalıcak heralde :) pazar günüde geri dönüyoruz fakat son gün trafiğinden dolayı o gün İzmir'e varırmıyız bilemiyom artık :D

Ya çok sevinçliyim ama sevincim kursağımda kalsın istemiyorum.Allah hayırlısıyla gidip dönmek nasip etsin :)

Umarım güzel kareler ve güzel anılarla dönerim yine...

Ben şimdi kirlileri yıkanacakları ayırayım,kısacası bavul hazırlığıma acilen başlıyayım bu sümsüklükle anca hazırlanırım :)

10 Kasım 2010 Çarşamba

Bir İlk...

Dün işe topuklu ayakkabı giyip geleyim dedim ama alışmadık dötte don durmazmış misali ayaklarımı vurdu.Ayağımın arkası soyuldu resmen ve şu an topallaya topallaya yürüyorum.


İşte bu sebeple bugün zaten kaplumbağa hızıyla yürüyen bir insanken daha da yavaş yürüyerek durağa anca varabildim,haliyle 5-10 dk kadar geç kaldım.


Saat 9'u 5 geçiyor ve bugünün ne olduğunu inanın o saatte kendimden utanarak söylüyorum unutmuştum.Unutmak değildi aslında işe geç kalmış olmanın telaşı(bu arada gecikmelerde sorun yaşamıyorum dükkanı ben açıp kapatıyorum,benden başka kimse de yok ama olsun yani vaktinde gelmek prensibim var),ayağımdaki acı...Otobüs Konak'a varınca  inip 2 dk lık mesafeyi nasıl yürüyeceğimi düşünüyordum inanın.


Tam durağa yaklaştık bir anda siren sesleri ki o bölgede çok hastane var ve gün içersinde ambulans sesini çok duyuyoruz.


İlkten bizim otobüs bozuldu sandım herkes ayağa kalkınca ya da o bölgede bir trafik kazası var da meraklı millet bakınıyor die düşündüm.


Evet bugün 10 Kasım'dı Ataya saygı duuruşuydu ben ilk defa sabahın erken saatinde böle bir anmaya denk geldim daha önce çalışma yaşamım olmadığı için sabahın o saatinde hiç dışarda bulunmamıştım.Haberlerde izlerdim ama bizzat içinde olmak çok bambaşka bir duyguymuş.


Atam senden özür dilerim siren seslerini duyduğumda ilk anda ne olduğunun idrakına varamadığım için utanç duydum ama beni affet ve rahat uyu.Bu ülkenin başına ne gelirse gelsin seni anmak için bile inan o an dünyayı durdurup seni anacak insanlarla dolu bu ülke.


Ben hala o muazzam anın etkisindeyim;siren sesleri ve herkes ayakta tüm trafik durdu ki normal şartlara Konak Ykm önünde(İzmirin merkezi diyebilirim) millet bir yerlere yetişmek için birbini ezip geçiyor olur ama hayatın akışı durdu resmen ben çok duygulandım.İyi ki 5 dk geç  gelmişim ve o an otobüste ve trafikteymişim bu duygu dolu anı kalabalıkla birlikte daha muazzam bir şekilde yaşamış  oldum.


Bu arada geçen yıl saat tam 9'u 5 geçe sularında dünyaya gelen Ata bebeğin (çocukluk arkadaşımın bebeği) bugün doğumgünü.Yarın nasipse kutlama yapılacak ve bir mani çıkmazsa bu minik kuşun doğum günü partisinde olacağım.

Allah sana sağlıklı uzun ömürler versin Ata'cım,Atatürk gibi adam olasın inşallah :)

4 Kasım 2010 Perşembe

Kurabiye Standı

Çeyizim için ne zamandır kurabiye standı da almak istiyordum ama almışken de içime sinen bişi olsun diyordum.


Çok kararsız kaldım;ben aslında kurabiye ve pasta standı takım olsun istiyordum ama o şekilde beğendiğim desene takım olarak pek rastlamadım.Neyse bu stand günlük olsun;doğumgünleri,yılbaşı ve çocuk sofraları için benim kişiliğimi yansıtan cıvıl cıvıl bir kurabiyelik :)


Daha ağır misafirlerimi ağırlayacağım şık sofalar içinse böle çocuksu diil de daha ciddi duran bir stand alacağım daha sonra :)


Bu arada internetten ilk alışverişim oldu.Nette alışveriş yapılan sitelere üyeyim fakat benim kredi kartım yok o nedenle bakınmakla kalıyordum hep.Netle ilgilenmeyen ve pek anlamayan ablama öğrettim böle siteleri o yapıyor alışveriş  :)


Geçen hafta markafonide bakınırken daha önce YKM'de beğendiğim,Tantitoni ürünü,42 tl değerinde olan ve pahalı olduğu için iç geçirip almayı ertelediğim bu kurabiyeliğin fiyatının 27 tl'ye(+5 tl kargo ücretiyle beraber 33'e mal oldu) düştüğünü görünce hemen ablamı aradım "kız çabuk markafoniye gir şu standı sepete at  ödemeyi sana yapıcam" dedim :)


Bugün elime geçti nihayet..ben çok sevdim bu standı;renkler,desenler tam benlik :)

1 Kasım 2010 Pazartesi

Monchhichi


Daha geçen gün çocukluk anılarımızdan bahsetmiş ve monçiçi oyuncağımızı çocukluğumuza ve oyuncaklarımıza olan özlemimle anlatmıştım.Monçiçimizin değerini de ne kadar anlatsam azdır :)

Az önce Markafonide bakınıyordum ki anam bu elim kadar monçiçiler satışta :D

Hem de şekilden şekle girmişler halbuki bizim monçiçimizin bundan 20 sene önce kıyafeti bile yoktu,bildiğiniz çıplak maymundu şimdi kıyafet de yapmışlar Ahh monçiçi,oyuncaklarımızı saklayan insanlardık biz ama sen nerdesin bilmiyorum :( sen şimdi olsaydın ben sana kıyafette dikerdim saçına da toka takardım :(

şimdi çok pahalısın seni alamayacğım için üzgünüm hem de çok,öptüm seni monçiçi(küçükken yaptığım gibi) :)

Monçiçilere bakmak isteyenler buradan bakabilirsiniz.

4 Ekim 2010 Pazartesi

Siz Ne Oynardınız? :)

Arkadaşla konuşuyoruz da... daldık birden küçükken oynadığımız oyunları anlatmaya :)


Biz iki kız kardeşiz o nedenle oyun konusunda pek sıkıntı çekmedik :D
Hem sokağımızda da bizim gibi iki kızkardeş olan çok arkadaşlarımız vardı,erkekler de cabası.(hala varlar ve evliler çocuklarını seviyoruz şu an) :)


Çok küçükken oyunlarımızı genelde evde oyanardık.

Komşu Komşu Huu:Ablam genelde vitrinli yani gösterişli odayı seçer bana çirkin oda kalırdı :)

O zengin bense naçar,çeresiz kalmış komşuyu canlandırırdım hiç unutmam :D


Oyunumuzun gidişatı hep böyle olurdu;komşu komşu huu ...ablam açardı kapıyı,"ayyy komşu gel otur" filan neyse nasılsın iyimisin faslından sonra ben "komşu ya benim kocam öldü" ya da "evim yıkıldı "gibi iki şeyden birini söyleyerek ağlıyo gibi yapardım bu da zengin kontes ya ay üzülme şekerim gel bende yaşa modunda beni ömrünün sonuna kadar evinde misafir edebileceğini söylerdi :D kendisi de kocası ölmüş,koca parası yiyen konkenci kadın tiplemesinde olurdu hep. Vitrindeki annemin çeyizinin önemli parçalarından fincan takımları 5 çayımız için en nadide parçalarıydı oyunumuzun.Birde tabaklar çıkarıp mandalin  soyup ikram ederdi hiç unutmam :)ben artık onun evinde yaşamaya başlardım.

Sonra bizim bir monçiçi oyuncağımız vardı parmağının biri emzik şeklinde,tüylü maymunumsu bir oyuncaktı belki bilenleriniz vardır :)o oyuncak hep ablamın çocuğu rolünü üstlenirdi :D acıkınca parmağını ağzına sokar karnını doyururduk filan :D

Birlikte yaşamaya başladık ya artık o parti senin bu alışveriş benim gezerdik evin içinde.Partiye gitcez ya gardrobun içine girip aklımızsıra duş alırdık.Parti hazırlığı içinse annemin makyaj malzemlerinden ve topuklu ayakkabılarından destek alırdık :D


2)Kağıt kapmaca:Bizim evde iki yanyana oda var kapının altı boşluk tabi.Ablam bir odaya geçer ben diğerine geçerdim kapının altından kağıdın bir parçasını ittirip diğerimizde yakalamaya çalışırdık.Bazen de o kağıda notlar yazardık gıcık gıcık.Bazı sinir bozucu notlardan  sonra kapıyı açıp birbirimizi dövmeyi de ihmal etmezdik :D

3)Masal Anlatma:Biraz büyüdükçe akılda geliştikçe ticarete dayalı oyunlar oynamaya başlamıştık.Böle kandırmalı şeyleri küçükkenden beri yapamazdım.Ablam insanları küçükken de çok güzel etkileme,kandırma yeteğine sahip biriydi :D

Bizim evin alt katında aralık dediğimiz bir bölüm var anneannemin evinin orada.Merdiven altı olduğu için biraz karanlık kalıyordu.Mahalledeki arkadaşlara para karşılığı masal(bildiğiniz kırmızı başlıklı kız hanselle gratel filan) anlatırdı ablam sanki seansa girer gibi sırayla alırdık arkadaşları aralığa.Bense masal için bekleyenleri sıraya alırdım yalancının yamağı rolündeydim :D

4)Çekiliş;bizim mahallede yine bizim gibi iki kız olan Aysel'le Didem vardı.Babaları mahallemizin bakkalıydı.Biz evden bir kutu bulup evdeki minik biblo yada kullanılmayan eşya vb. şeyleri toplar kutuya doldururduk.Ablam bu iki kardeşi hep salak yerine koyardı;"hadi çikolata şeker getirin size çekiliş yapıyım" derdi bu kızlarda gidip babalarının dükkanından bol bol çikolata şeker getirirdi.Onları çekilişe koyardık hadi bakalım şimdi para verin ve çekiliş yapalım derdi ablam.Para karşılığında arkdaşlara çekiliş yapardık ama genelde çekilişin içindeki malzemeleri bu iki arkadaşımızın babalarının bakkalından bu yolla temin ederdik :D bu arada annem evde biblo miblo bişi eksildiğini anlayınca ablamla ben kaçıcak delik arardık çünkü biz onları çekiliş usulü arkadaşlarımıza dağıtıyorduk karşılığında  para kaznaıyorduk bakkalda harcamak üzere:D

5)Bizim ev 3 katlı en üst katta dayımlar otururdu.Terasımız çok güzel güneş alır.Biz 4 kuzendik o yaşlarda.Kuzenlerden  biri Kuşadasında oturuyordu ve her yaz tatilinde İzmire geliyordu biz 4 kuzen leğenlere su doldurup havuz yapıyorduk.Yaşım itibariyle bana hep küçük leğen denk gelirdi :( büyük leğende yüzebilmek için yaşça büyük olup o hakkı elde etmek gerekiyordu :D

6)Arkadaşlarla gün yapardık;birbimizin bahçesinde piknik havasında geçerdi :) makarna,salça ekmek,reçelli ekmek ne bulursak yerdik :D

7)Biraz büyüdük bisikletler çıktı.Pinokyoydu sonra bianchiler yerini vitesli interbikelar aldı .O dönem İnterbike alabilmek herkesin harcı diildi olanlar olmayanlara vitesli bisiklete bindiği için hava atardı :D "Seninki 18 mi aa benimki 21 vites" die hava atıp vites kavramını da o yaşlarda öğreniyorduk :D
birüsü çocuk bisikletlerle tur atmaya çıkardık.

8)İp atlardık;bir ipin içine bi kaç kişi girip köşeler oluşturulanı hani.

9)İsim-hayvan-bitki-şehir,kim kiminle nerede ne yapıyor,papaz kimde ,taso... bu liste uzayıp gider böyleee ...


Not:Bu postta eksik kalan değinmediğim daha çok oyunumuz var ama şimdilik bu kadar olsun gerisini siz bana hatırlatın bakalım :)

28 Eylül 2010 Salı

Canım Çekti :D


Şu an işyerindeyim canım sıkılıyor;blog,yer yer kitap okuyorum.

Dışardan bir ses;bi lira bi liraa bi liraaaa..Bende camdan bakim dedim aşağıya ne satılıyor ay bir baktım herkes limon alıyor benim de canım çekti çok pisboğazımdır :D

Yukardan para attım bana da alın die :D ee tuz yok napıcaz? karşımdaki çay ocağından azıcık tuz  istedim şimdi bir güzel tuzlayıp limon yicem :D

Ne Çeyiz Düzdüm Emek Emek :D


Ne çeyiz düzdüm emek emek..
Allah beni bildiği gibi yapsın aaahh...(sondaki kısmı yılan dansı yapar gibi söyledim canlandırın:D)

Çeyiz düzmede kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Hem ben böylece alıp alıp kenara ne attığımı bilemediğimden benzer şeylerden fazla fazla almanın önüne geçmiş olucam.

Şimdi ben mutfakta vakit geçirmeyi çok seven biri olarak ne olmazsa olmaz tabi ki mutfak önlüğü :)

Aslında hayalimde bir dikiş makinesi almak ve biçok şeyi kendim dikmek(tabi dikişi de öğrenmek)var. Mutfak önlükleri dikmek de aklımın bir köşesindeki hobilerden biridir :D

Şimdilik hazır alalım da kendim değişik değişik,her tencereme tavama uygun renkte önlük,eldiven,aşçı şapkası dikecem ilerde :D

Tencerem var tavam var İzmirliyim havam var :D

*Mutfak Önlüğü;Ykm'nin önündeki hergün değişen seyyar satıcılardan~10 tl

Bir Kitap-Pasaklı Tanrıça


Ye Dua Et Sev sıkıcılığından sonra -kitap okuma hevesimi kaybetmeme ramak kalmışken -okuma hevesimi geri kazanabileceğim bişi okumam lazımdı.

Kitabı elimde gören annem,"ne kadar kendinle uyumlu bir kitap almışsın öle" dedi :D(pasak kısmından bahsedio)Anne dedim tamam,kitabın ismi bana uyabilir fakat içerikteki pasak benden bahsetmio.

Ben çünkü çok güzel yemek yaparım,dantel örerim,ev işi yaparım ama bu kız bi halt bilmio :D

Kitap;kariyer yapmış bir avukatın bir hata(!) sonucu tüm kariyerini kaybetmesi ile başlıyor ardından bir evde kendini temzlikçi olarak buluyor.İnsana kariyer mi yoksa mutluluk mu dedirten bir seçim çıkıyor karşısına.

İşte işin bu kısmında kendimi fazlasıyla buldum.Tamam kitaptaki kız kadar kariyerim yoktu fakat çok başarılı bir öğrencilik hayatına sahiptim ta ki evkızı olmayı düşünene kadar.Tüm çevrem çok yadırgamıştı;öğretmenlerim,şu an hepsi öğretmen,hemşire,mühendis olan tüm sınıf arkadaşlarım iyiliğim için hep okumamı bana bunu yakıştırmadıklarını söylemişlerdi.Bense bana uyanı,huzurlu ve mutlu olduğum şeyi seçmiştim.İşte bu kitabın içinde tam da buna benzer bir durum sözkonusuydu o nedenle çok benzettim kendime :)

Kitap,insanı güldüren,eğlenceli,akıcı,çerez niyetine 1-2 gün içersinde bitirebileceğiniz romantik-komedi film tadında bir kitap.Şiddetle tavsiye olunur ;)

23 Eylül 2010 Perşembe

Bir Kitap-Ye Dua Et Sev

Okuduktan sonra "ben bu kitabı nasıl bitirebildim" dedirten,bitirip kurtulduğum için sevindiren,20 gün boyunca elimde sürünen kitabı tanıtıcam size.

Kitabı çok sattığı için aldık.Vizyona filmi de girecekmiş die okuma isteği de arttı tabi.

Kitap üç bölümden oluşuyor;İtalya,Hindistan ve Endonezya..

Kocasından boşanan bir kadının kendi iç dünyasında çıktığı yolculuk die bahsediliyor ama ben bu  kadında bir buhran göremedim ya da o duyguyu alamadım bu kitaptan.Bildiğiniz seyahate çıkıyor ve gezdiği gördüğü yaşam biçimlerini anlatıyor.Ki İtalya kısmında İtalya'ya dair çok güzel bir anlatım da yoktu.

Kitabın son 160 sayfası filan çok güzeldi.Endonezya kısmında harbiden orayı, yaşam biçimlerini öğrendim ve orada yaşıyormuş gibi hissedebildim nihayet.

Bu arada kocasından boşanan bir kadın olsam (Allah yazmasın ama )ayy bendeki buhranı anlatsam emin olun bu kadınınkinden çok tutulur :D


Hele bir seyahate gitsem heleki 1 yıl boyunca 3 ayrı ülkeye keşfe çıkmış olsam emin olun bu kadından daha güzel size gezdiğim gördüğüm yerleri tarif edebilirim :D sanki orada yaşıyormuş gibi olursunuz.Bu kitap beni hiç doyurmadı.

Üstelik çevirisi çok kötüydü.Hım şöle bir örnek vereyim;hani yabancı kanallarda çevirisi yapılan yemek programlarını izlersiniz ve yabancı kadın alır et'e atıyorum baharat katar ve ardından "aman tanrım etle karabiber buluştuuu bu ikisinin buluşması mükemmel bir aşk gibi.." böle tuhaf tuhaf şeyler dinleyip  ulan biz Türkler etle bir baharatı buluşturunca bu kadar garip tepkiler vermeyiz dersiniz ya,o yabancı yemek programı sunan kadının yaşadığı duyguyu anlıyamazsınız ya aynı onun gibiydi :D

Bir Amerikalının duyguları Türkçeye çok kötü çevrilmiş otomatik gibi,sanki kelime anlamları çevrilmiş gibi.O nedenle bu kitabın vermek istediği duyguyu alamadım ben.

İçinde çokta elzem bişi yoktu emeğe saygıdan dolayı okudum eline sağlık Elizabeth Gilbert diyebiliyorum sadece :) kadın kitap yazmış bu da bir başarı o kadar.

Uzun lafın sopası;bu kitap benim için bir vakit kaybı ama ben Julia Roberts'ın oynıyacağı filmine de gitmeyi düşünüyorum.

12 Eylül 2010 Pazar

Çeyiz Manyağı İşbaşında :)

Bundan sonra bloğumda bişi yapmaya karar verdim.

Benim gibi çeyiz düzmeye meraklılar(alışverişsever de olabilir)için ne nerede uygun fiyata satılır bunları paylaşıcam elimden geldiğince.

Kişi kendinden bilir işi misali;zevkime ve bütçeme hitap eden şeyleri arayıp bulmak,fiyat kıyaslaması yapmak hatta dergilerde bile bu bölümleri karıştırmaktan büyük keyif aldığım için böle bişi yapma gereği duydum :)

MyHouse gezmekten beynim sulanıyor :D


Hoşuma giden şeylere bakıp bakıp akşamaca  iç geçiriyorum.Allahım bunların hepsinden alabileceğim bütçeye sahip et beni die de dua ediyorum çünkü çok pahalılar ve benim bütçemi sarsıyorlar.Bikaç ay bekleyip para biriktirip alabiliyorum anca :D

İşte bu sebeple belki ucuz zabazingolar ama alabilmek için mücadele verdiğim şeyler oldukları için alınca dünyalar benim oluyor.

Bayramın ilk gününü bayramlaşarak geçirdim.2. günü ise ablamın kardeşi dediğimiz(iş arkadaşı)dostumuz baba oldu bebeğini tebriğe ve bi kaç yere bayramlaşmaya gittik.

Bebek ziyareti Bornova'da olunca hadi dedik Forum'u ve İkeayı gezelim.Üstelik ben ne zamandır Bernardo'dan alacaklarımı netten bakıp,hayalini kurup bu ay bunları öbür ay şunları alırım gibisinden bir liste yapmıştım.Vakit bulmuşken uğramalıydım.

Bernardo'dan Lovely ve Marine serisindeki ürünlerden ayrı ayrı kombin yapmıştım.Mesela şu kayık reçelliklerden kesinlikle alıcaktım.Ben netten kafaya koymuştum fakat mağazaya gidince kalmamış olma ihtimali olabilirdi.Nitekim almak istediğim bazı ürünler evet kalmamıştı.Sonra tekrar bakıcam.Marine serisinden alacaklarımdan vazgeçtim.Lovely serisinden de pembeli beyazlı bir kombin yapmıştım fakat kelebekli servisten de sadece beyaz kalmıştı yine aynı seriden alacağım kurabiyeliği de pembe almak istiyordum fakat beyazı vardı.Üstelik bu serinin kalitesini beğenmedim nette çok daha şık duruyorlar fakat gerçeği benim zevkime uymadı bu nedenle bunlardan da vazgeçtim.Ben de  listemde olan fakat ileriki zamanlarda alacağım şeylerden aldım.


*Yeşil Fırın Servisi-29 cm~18.500 tl
*Karabiber Değirmeni veTuzluk~20 tl

Sonra  İkea'ya geçtik ve oradan da çok uygun,işe yarar şeyler buldum.




*Metal Kurabiye Kalıpları~7.95 tl
*Muffin altıkları(65 adet)2.95 tl
*Mavi Renkli Huni Seti~1.95 tl
*Kırmıı Kalpli Buz Kalıbı~2.95 tl

Kurabiye ve muffin kalıplarını "anneee bana kurabiye yap" die etrafımda dolaşacak olan bebeklerimin hayalini kurarak aldım :D oyhh annesi sarı kafalı bebeğine ne güzel kurabiyeler,kekler yapacak(tabi koca bulursa :D)kızım olursa sarı kafa olsun çok istiyorum hayalimde öle var :)

Huniyi ise annemin "herşeyin tamdı bir hunin mi eksikti" söylemlerine rağmen aldım;işe yarar elbet :D

Buz kalıpları daha önceden değişik meyve desenlerinde almıştım kalpli de olsun aşka gelelim istedim :)

Şöle bir limonata yapacam içinden kalpli buzlar çıkıcak felan-hayale bak hayale.. (ben bu kadar detaycıyken umarım bir öküzle evlenmem :D)




*Saksı~3.95 tl
*Lavabo Süzgeci-9.95 tl
*Metal Çırpıcı Takımı~2.95 tl
*Ahşap Mutfak Gereçleri~1.50 tl
*Sürahi~4.95 tl
*Metal Kaşıklık~4.95 tl
*Ayakkabı Çekeceği~1.95 tl
*Pembe Vazo~2.95 tl



Balıklı servisi de geçen hafta fuardan bir züccaciyenin standından almıştım.O züccaciye de bizim Kemeraltındaymış bütçeme uygun ve şık şeyler vardı birgün oraya da uğrucam.


*Balıklı Servis Tabağı~10 tl

Birdahaki alışverişte görüşmek üzere.. :)

Ben şimdi çıkıyorum çünkü yine son dakikaya bıraktım herşeyi.Saat 16:00 da dostum Pınar'ın nikahı var bizim kız İstanbul'a gelin gidiyor."Referanduma hayır, nikaha evet" sloganları eşliğinde geçecek bir nikah töreninde bulunmak üzere ben şimdi acilen çıkmalıyım :D

9 Eylül 2010 Perşembe

Hayırlı Bayramlar

Herkese sevdikleriyle birlikte mutlu,huzurlu,sağlıklı,tatlı bir bayram geçirmesini diliyorum :)

6 Eylül 2010 Pazartesi

Fuar'da Bu Sene..

İzmir Fuarından daha önce burada ve burada bahsetmiştim.Geçen yıl fotoğraf çekmediğim için paylaşım olamamıştı ama bu bir gelenektir ve biz her yıl muhakkak gideriz :)  "ayy önceden fuarlar böyle miydi,ne kadar uzun sürerdi" die söylenir geçmişi özlemle anarız.

Erkeklerin nasıl askerlik anıları bitmezse bir İzmirlinin de fuar anıları anlatmakla bitmez.Önceleri fuar 1 ay kadar sürermiş ve o yıllarda 10 gün daha uzatılması için bir istek olurmuş.Şimdilerde ise 10 gün hatta bir haftalık bir süreçte fuar kapanıyor.Bu yıl fuara bir kez gidebildim ve yine en son güne sakladım kendimi.Gitmezsem içimde kalırdı yani bir kez olsun ne var ne yok görebilmeliydim.

Ben küçükken bu fuarın içinde hayvanat bahçemiz de vardı(şimdi Sasalı denen ve benim henüz gitmediğim,İzmir merkeze uzak bir yere taşındı).Türlü türlü hayvanlarla orada tanışmıştık.Hatta fuarın simgesi haline gelen bir Pak Bahadır'ımız vardı ki sormayın.Şunu okuyunca bile insanın çocukluğu aklına geliyor bir başka hüzünleniyor.




Hem sonra sihirli aynalar vardı;şişmanları zayıf,zayıfları şişko gösteren ve insanın suratını şekilden şekle sokan.. Çocukken büyük keyifti babam,ablam ve ben o aynaların karşısına durup değişen şeklimize bakıp kahkahalar atmak.Çocukluk böle bişi işte,ota boka gülebilmek :)

Hoş ben hala herşeye gülebilen biriyim,demek ki içimdeki çocuk ölmemiş hala yaşıyor :)


Sonra büyüdük,bir arkadaşımızın sevgilisi polisti ve fuar döneminde fuarda görevlendirilmişti.Bu da demek oluyor ki fuara beleş girmek hatta tüm konserleri özel bölümden en önden izlemek :)

Aynı sokakta doğup büyüdüğümüz çocukluk arkadaşlarımız vardır.Hep birlikte toplanıp fuara giderdik,lunaparkta kuyruğa girip oyuncaklara binmeye çalışırdık.

Sene 2004 filan.. 5 arkadaş gittik fuara.Korku tüneline binecez ama saat te 24:00 e filan gelmek üzere ve bayan başımıza geri nasıl dönecez,otobüsü kaçırıcaz filan die düşünüyoruz ama binmeden de gitmek istemiyoruz zaten o saatte çok geç olmasına rağmen herkes dışarlarda fuar sebebiyle yollar kalabalık.Korku tünelinin kuyruğu da sanki banka kuyruğu ve bize saat kaçta sıra gelicek meçhul.

Benim çok işbilir ablam böle şeyleri pek bilir ve ustalıkla yapar(ben hiç ona çekmemişim :D) aralardan sıvıştırdı bizi milletin önüne geçtik.Kuyruğun sonunda olmamız gerekirken 5 kız birden kuyruğun orta yerindeydik :D

Biz 3 kız sırayı beklioz ablam ve bir arkadaşta başka oyuncaklara bakmaya gittiler.

Bizim yanımıza 2 tane genç yaklaştı;"kızlar tanışabilir miyiz?" filan biz 3 salak
bunlara cevap bile veremiyoz.Şimdi olsa diil çantayı kafasına geçirmek valla ayağımdaki ayakkabıyı çıkarıp kafasına vurdum muydu yıldızları saydırırım :D

Neyse ablamla yanındaki arkadaşımız pek cabbar,deyim yerindeyse erkek gibi kız.. Anam bizimkiler bir geldi;"Hoyttt,höyttt noluyo burda?" :D

Biz dedik böle böle..

Ablamın,"gelin bakim buraya lunapark sapıkları" filan die çıkıştığını mı unuturum :D

Yoksa..
Sonra bi sene de motor show vardı ve lakapları  İtalyan Çekirgesi olan bir grup gelmişti.Motorlarıyla show yapıyorlardı.Gösteriyi izleyenlerden seçip yere dizip üzerlerinden uçuyorlardı.Motorsiklete binmeyi sevenler olarak bizim için inanılmaz keyifli bir gösteriydi.

O İtalyan yakışıklılara minnak genç kız aklıyla hoşaf hoşaf hoşlaşarak baktığımızı da hiç unutmam(o yıl fuara 3 kez gitmiştik sırf onları daha çok görebilmek için :D) Alberto benim,Fabrizio .. 'nın (nokta nokta diyorum çünkü bu kıslar şu an evliler ve kocaları mazallah bunları keser meser :D).Alessandro bilmemkimin,Ugo,Matteo,Fulbio,Roberto ve diğerleri.. 15 kişilik bir çekirge sürüsüydüler :D

İngilizcemi ilerletmediğim için pişman olduğum gün de sadece o gündü :D

Geçen gün fuar diince aklıma geldiler de googledan baktım bunlara soyadları neymiş bakalım bulabilcem mi bunların izini die :)


Not:Sevgili Alberto Piompo bu satırlar sana,ola ki bir gün googledan kendini arar da bu vesileyle beni bulursan çok mutlu olacağım Allah büyük,dünya küçük :D tabi önce Türkçe örenmen lazım sana ithafen yazılmış satırları çözebilmen için.


Yaa işte böle daha ne anılarımız var fuarda;benim,annemin,annanemin 3 kuşak neslin anıları..


Eski fuarların hakkaten tadı yok yaşım çok büyük olmasa da bunu ben bile söyleyebiliyorum ne yazık ki..


Gelelelim bu seneye...


Fuar dediğimiz yer bilinen fuarlar gibi kapalı bir mekan diildir koskoca bir alan ve sokaklarda yürür gibi yürürsünüz.
Sağlı sollu standların,palmiyelerin arasında :)


Kapalı bölümlerde vardır 1 nolu pavyon 2 nolu pavyon gibi.. 
oralarda da gerek yerli gerek yabancı pek çok firmanın standları vardır.
Mesela ablamla bir mobilya firmasının standında salakça bir poz vermişiz bunun gibi :D

Bu arada o pembe şeyden evlenince yatak odama alıcam :D

Bu yıl misafir il Gaziantep'ti..





Bu da Denizlili olduğunu öğrendiğim hatta yaptığımız alışveriş sonrası ufak bir sohbetten sonra kendilerine bloğumda yer vereceğimi söylediğim bir firmaydı :D Bu işten para filan almadım,bedava saatte almadım abla çok tatlı dilliydi bak sizi yazacam dedim :D mermer üzerine yapılan işçilikler çok güzeldi.

Tatsu mermer,Tatsu mermer en güzel mermerrr .. (reklamlar bitti :D)

Bu arada benim gecikmiş bir teşekkürüm vardı Tarhana Baba'ya..

İnternette bir çekilişe katılmış ve lezzetini bildiğim o meşhur Uşak tarhanasından kazanmıştım 1 ay önce.Annem Uşaklı o nedenle o tadı çok iyi bilirim.
Bloğumda yer vericektim hatta.Üşengeçlik...:D Standlarını görünce hemen isimleriyle hitap edip yaklaştım kendileriyle mailleşmiştik önceden.Bloğumdan geciken teşekkürümü yüzyüze etme şansı buldum fuar vesilesiyle çok iyi oldu.Tanıtım amaçlı dağıttıkları tarhanalarından da  içtim bir bardak :D


Benim atlamaya cesaret edemiyeceğim,kalbimin böle bir heyecanı götürmeyeceğini bildiğim şeyi ablam yaptı ve paraşütle atladı.

İşte böle..


Gelsin 80. İzmir Enternasyonal Fuarı...

31 Ağustos 2010 Salı

Bir Muhabbet:Yenisini Alırız Artık !



Bu post aslında msndeki boş bir muhabbetti fakat ben arkadaşa anlatmadan gülmeye başladım ve önce bloğumda paylaşmaya karar verdim hep beraber gülelim die:D

Dün akşam sokakta tanıdıklarla oturuyoruz komşular,arkadaşlar falan..

Arkadaşın kardeşi yeni bir köpek almış minnacık bişi çok tatlı.

Arkadaşın annesi de almış köpeği sokağa gezmeye çıkarmış.Herkes seviyo filan.Dayım köpeği eline almış ki kendi köpekten korkar,köpek elini ısırıcak olmuş sen dayım köpeği elinden yere düşür(ben bu sahneyi görmedim iyiki de görmedim daha çok üzülürdüm)

Neyse köpeği bahçeye koymuşlar.Dayımda komşuya soruyor;"ya köpeğe bişi oldu mu,iyi mi şuan" filan dio.Bizim arkadaşta köpeğin artık yampiri yampiri yürdüğünü,poposunun yer düştüğünü  heralde bacağının krılmış olabileceğini sölüyo.

Dayımda,"geçmiş olsun,ne yapalım mesuliyet benim bişi olursa artık yenisini alıcaz napalım" demesin mi ben gülmekten öldüm.


Yaa kırılan bir canlı canlı,hayvancığın bacağı kırılmış olabilir diolar bu da kırılan bir eşyaymış gibi yenisini alalım dio.Be dayı yenisini alıcağına eldeki sakatı tamir ettir.

Hey Allahım yarabbim güler misin ağlar mısın?

Not:Benim dayım bu kadar yavan olmak zorunda mı? ben de çok yavan bi insanımdır kime çektiğim belli :D

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Neredeyim ?

Buralardayım..

İşimle,ailemle,dostlarımla ve İzmirimle bol bol vakit geçiriyorum.

İşimi çok seviyorum herşey yolunda geçen hafta ufak bir parazit oluşmasına rağmen .. :) o parazitten bahsetmicem çünkü parazitin ta kendisine(patronumun kardeşi) blogumdan bahsetmek gibi bi gaflette bulunmuştum.

Bu arada ben de alışverişsever,aylığı alıp ilk günden yiyip ayın sonunu göremeyenlerden oldum çıktım :D(gerçi luzumsuz aldığım hiçbişi yok gayet tutumluyum)


Para kazanmak çok güzel bir duyguymuş maaşımı alır almaz ufak çaplı yatırım yapıyor ve hemen yol ve yemek paramı ayırıp son kuruşuna kadar aldığım gün bitiriyorum.

Yani ayın ortasında biri gel gezmeye gidelim dese yok ben gelemiyorum filan  oluyorum neyse bu alışveriş çılgınlığına bir dur diyecem ama napim bende özeniyorum gardrobumu baştan aşağı yeniliyorum kendi alınterimle :)

Gerçi pek terlediğim söylenemez ama :)


Daha çok eksiğim var(mesela fotoğraf makinesi,saç düzleştirici,ipod gibi herhangi müziksel bir zerzevat gibi) bir yandan da çeyiz yapmam lazım.Önceleri elime geçen bir para oldu mu aldığım,almayı istediğim şey kendimden çok tabak çanak,o bu oluyordu çeyizim için ama artık öle diil öncelik ben;kendimi baştan aşağı yeniliyorum ve bunun keyfini çıkarıyorum şu sıralar.

Çok sevdiğim fakat aileme yük olmamak için önceden  hepsini alamayıp sadece birini alabildiğim yemek dergilerinden artık hepsini alabiliyorum.Aklım takip edemediğim yemek dergilerinde kalmıyor şükür bu bile mutluluk veriyor deli miyim ne;hobin ne? ,yemek dergisi almak kurcalamak,alamayınca üzülüyom essahtan diom bak :D

Hergün blogları takip ediyorum ama ben yazamıyorum ne bilim tembellik ediyorum.


Tembellik demişken ablamın düğün resimlerini hala eklemediğim geldi aklıma şimdi bugün içimden gelmişken bari onları ekleyeyim :)

Bloğum bir nevi foto albümüm  ve bu albüm o resimlerden mahrum kalırsa olmaz :)

18 Temmuz 2010 Pazar

Ayy Çok Helecanlı;Çekiliş Sonuçları

Arkadaşlar ben çok heyecanlandım;sanırsın ki yılbaşı akşamı milli piyango çekilişini yapan ,hani ciddiyetle dikilip elinde top tutan kızlar var ya haah işte onlardan biri gibi :D
Öncelikle bana bu heyecanı yaşatan hemşerim Duvarsticker firmasına ve bu kampanyaya katılan tüm arkadaşlara teşekkür ederim.


  1. Ebru
  2. Ayşe
  3. Hacerelçi
  4. Zeynep78
  5. Nihan
  6. Öznur
  7. Agonya82
  8. Neşeege
  9. Gülinipenceresi
  10. Esra Ergen
  11. Yelda Aksu
  12. Ereknur
  13. Merve
  14. Nur
  15. Gulnaz9
  16. Ece
  17. Dilekce
  18. Pınar
  19. Cicikan
  20. Erva Hatun
  21. Serpil
  22. Atiye
  23. Derya
  24. Nunki
  25. Sevgi128
  26. Paşam41
  27. Çiğdem Kınak
  28. Özge
  29. Masumkedi
  30. Zeynep
  31. Makbule
  32. İreminsayfası
  33. Özlemingüncesi
  34. Uğurböceği
  35. İsa  Ahmet Yıldırım
  36. Nur
  37. Asuca
  38. Haydi Mutfağa
  39. Şeyda Keltepe
  40. Merales
  41. Emnsz
  42. Örsay
  43. Reyhane
  44. Demet
  45. Yeliz Göral
  46. Selcan
  47. Glsn
  48. Arzuco
  49. Prenses
Kazanan arkadaşlarımızı;Serpil ve Yeliz Göral'ı tebrik eder güle güle günlerde kullanmasını dilerim.





16 Temmuz 2010 Cuma

Dekoratif Saat Kazanmak İsteyenler Son gün..


Arkadaşlar şu yazımda bahsettiğim hediyemizden kazanmak için yarın son gün;cumartesi 22:00 ye kadar vaktiniz var :)

Tüm izleyenler,izlemeyip de haberi olanlar,daha önce görmedik diyenler son kez hatırlatayım dedim.

Katılımlarınızı bekliyorum :)

Not:Çekilişe katılmak için yorumlarınızı o postun altına bırakınız.

İnşallah kazasız belasız atlatırız çekilişi :)

30 Haziran 2010 Çarşamba

Fulya Bozkurt&Duvarsticker'dan 2 Kişiye Saat Hediye



Keşfetmiş olduğum blog hediyeleri kervanına ben de katıldım.


Bloğumda ilk hediye çekilişini Duvarsticker ile yapıyorum :)


Firmaya,bloğuma sponsor oldukları için çok teşekkür ederim.


Hediyemiz 2 kişiye bu görmüş olduğunuz dekoratif  kelebekli saat(hem ayna hem saat )..

ürünün özellikleri için tıklayın..



Kazanmak için yapmanız gerekenler;

1)Bloğumun izleyicisi olmanız.

2)Bloğunuzda linkimle birlikte bu çekilişten bahsetmeniz ve duyuru linkinizle birlikte yorum olarak belirtmeniz.

3) www.dekoratifaynalar.com veya www.dekoratifduvarsticker.com sitelerinden birine üye olup üye olduğunuz ad -soyad ve mail adresinizle bu yazının altına yorum bırakmanız.

4)Üye olduktan sonra site içersinde beğendiğiniz bir ürünü linkiyle birlikte bu yazının altına bırakacağınız yorumunuzda belirtmeniz.

Çekiliş 17 Temmuz günü saat 22:00 de sona erecek.

Çekilişi Random.org ile yapacağım.

Not:Kargo ücreti firmaya ait.

Herkese bol şans :)


çekilişe katılanlar lütfen tüm şartları yerine getirsinler yoksa çekiliş günü elemek durumunda kalıcam

26 Haziran 2010 Cumartesi

Bir Mim(bir mimdir iki mimdir :D)

Ay bu mim olayına bir başlık bulamadım iyi mi :)

Bir mimdir,iki mimdir die şarkı söylüyorum salak salak ha neyse mim'e dönelim :)


Ne güzel biri bana laf atsa da konuşsam die bekliyordum.Susunca tüm devrelerim bozuluyor da :D

Sevgili Sevda dan gelmiş bu mim;teşekkür eder ve cevaplarımızı veririz.

FELSEFEM:Hiç bir konuda ortam yoktur,bişi benim için  ya vardır ya yoktur(çok kötü bir huy)

HAYAT:3 günlük dünya

ÇOCUKLUK: sarı civciv kafalı,kocaman yeşil gözleri olan "ben" :D

GÜNEŞ: Yakıyor ama onu yağmura değişmem

GÖZLER:Küçükken hep dalga geçerlerdi ben de üzülür,ağlardım ama eşşek gözlerim çok sağlıklı ve yeşil oldukları için şükrediyor ve çok beğeniyorum.Ahh benim eşşek gözlerim :D

YILDIZLAR:Balkonda otururken kafamı kaldırıp muhakkak bakar,aklımdan geçen birileri varsa acaba onlar onu nasıl görüyor die düşünürüm.

GÜZELLİK:Benim kalbimden bahsediyoruz galiba :D


SEVGİ:İlk blog arkadaşım,aradan 4 yıl geçmesine ve benden yaşça çok büyük olmasına rağmen beni bayramlarda bile arayan benim için çok özel insan.
siz duygudan bahsediyorsunuz ama ben Sevgi diince aklıma geleni yazdım kusura bakmayın :D

AŞK:Hiç bir erkeğin bana olmadığı şey :D :S

ERKEKLER:Önceden evlilik düşüncesi taşıyordum ve benim için çok önemliydiler ama artık CANLARI CEHENNEME(hepsinin köküne kibrit suyu) :D

SAVAŞ:Keşke hiç olmasa..

AĞLAMAK:Sümüklü böceğin tekiyim,çok ağlarım :)

DENİZ:Yaşadığım şehirde olmazsa olmaz..

AYNA:Söyle bana benden daha güzel var mı ?  (tabikim yok :D)

HAYAL:Çok kurarım

8 Haziran 2010 Salı

Mobilya ve Avizeler


Bu oturma odası;
Mobilyaları yaptırdığımız yer bizi kumaşçıya götürdü.Kumaşları,renkleri herşeyi biz belirledik.İşinin ustası Osman Abi(Karabağlar/Kaan Mobilya)saolsun araya kırmızı yastıklar atıcam,odaya renk gelsin dedi yardımcı oldu.

Kendi bilgisayarından daha önce yapmış olduğu çalışmaları gösterdi,bu model köşeyi kendi kızına da yapmış ordan beğendik.

Koltuğun zemini düz renk,yastıklar desenli ve pufta yastıkların deseninde olsun die biz istedik.
İnsanın o an aklı karışıyor herşeyin rengini,desenini kendin oluşturduğunda iş biraz daha zor oluyor tabi.Tamamen hayal ürünü.Beğendiğin kumaş belki koltuğun tamamında güzel durmayacak bunları tamamen bittikten sonra görebiliyorsun.Neyseki herşey mobilyacının ustalığından dolayı süper oldu.

Bu yatak odası takımı;

Bu yatak odası da mobilyacının kendi tasarımı.

Biz sadece resimde görünen koyu renkli yerleri beyaz lake istedik.Bir de makyaj masasının önündeki puf, tabure gibi şeyin modelini biz tarif ettik yanlar kalkık olucak filan dedik sadece ve Osman abi ustalığını konuşturmuş yine tek bir lafımızla ne istediğimizi anlayıp ortaya hayalimizdeki şeyi çıkardı ki ortada hiç bir örneği,resmi filan yoktu.

Komidin içlerinde gizli bir bölüm var.Para ya da özel şeyleri saklamak için güzel düşünülmüş bir detay.
Makyaj masasında da bir atraksiyon var;çekince takı-toka koymak için yine gizli bir bölme çıkıyor.Dağınıklığı önlemek için bu da hoşumuza giden detaylardan biri oldu.



Yatak odası avizesindeki seçimimiz sırf taş oldu.Üstelik led'li bir model seçtik;Hem normal ışık hem de gece için mavi ışıkları var.


Bu da yemek odası takımı;

Bu mobilya hazırda vardı aynen aldık.Sadece bizim beğendiğimiz biraz daha açıktı rengi ama ciladan dolayı biraz koyu kahveye dönüşmüş olarak geldi.Sandalyeleri yarı giydirme karar verdik Osman abininde yardımı ile.Sandalye döşemesini koyu renk deri seçtik,alt kısım deri üst kısım tahta istedik.Tamamen deri sandalye yapmadık.



Tv ünitesi gibi bişi yapmasını da rica ettik ve yine Osman abinin tasarımı ile yemek odası ile aynı model ve aynı renkte tv ünitesi oldu.Üst bölümdeki raflar aksesuarlar için baya iyi oldu.




Orta sehpa yine mağazada hazırda vardı,renk olarak mobilyaya uygun renk yapıldı ve biz içine çekmece yapmasını da istedik gazete,dergi konması için.Üstteki bölüm hareketli,iki ayrı sehpa olabiliyor.


Salon takımı koltukları renk seçimi yine bize ait.Koltuk döşemesi kumaşındaki seçim ise Osman abinin önerisi ile Sertex oldu.Süet gibi bir kumaş ve üzerine mürekkep dahi dökülse silince çıkıyor.Bilhassa denedik :D



Bu koltukların da dayanma yeri makaslı bir sistemmiş ve arkayı açınca yatak olabiliyormuş.Normalde salon takımları yatak olmaz pek ama onun da kullanışlı olması işimize yaradı.

Bu takımın tekli koltukları da bunun aynısıydı ama biz tamamen farklı bir berjer,farklı kumaş ve farklı bir desen seçtik.Kumaşı biz seçtik fikri biz ortaya attık Osman abi daha önce yapmış olduğu berjer modellerinden uygulamış saolsun ortaya bunlar çıktı.


Salon takımı ve yemek odası zaten aynı odada.Avize seçimimiz yine led'li oldu.Üstelik bu avizelerin evin heryerinden kumandayla açılıp kapatılabilmesi gibi bir özelliği var :) bu atraksiyonu çok sevdik.


Bu da giyinme odası ablamın..


Boy aynasının içinin raflı oluşu yine işimize yarayan detaylardan oldu.Böyle daha çok eşya alıyor.


Yatak odası takımının ve elbise dolabının içindeki tüm bölmelere,çekmecelere kapitoneden parça kesip terzide kenarlarını diktirdik ve yerleştirdik.


Bu odanın ve holün avizeleri sade,beyaz oldu.

Bu da mutfak;



Mutfak eşyalarının bi çoğu yeşil ve tonları olduğu için avize seçimimiz yeşil oldu.Mutfak örtüleri de yeşil üzüm desenli alınmıştı çok öncelerden.


Bu da mutfak masası ve benim salon takımı için internetten bulduğum yerinin İzmir'de olduğunu öğrenip gidip yerinden aldığımız dekoratif saat.Hem ayna hem saat oluşu,martılar.. gerçekten çok değişik bir saat,ben bayıldım.


Firmanın diğer harika ürünleri için burayı tıklayın.